düş


kızgınım, hemde çok.
sağ elimde kurnazlık var hissettirmediğim
sol elimle onu koruyorum.
susadım.
kuruyorum her söylediğim sözün ardından
yapışıyor dudaklarım
yasak gibi muhabbet
kalkınca ayağa şöyle bi sendeliyorum
nefis bi koku alıyorum
yaklaştığını hissettikçe
korkuyorum.
sonra denizi görüyorum.
deryalar sonsuzdur.
yüzüyorum.
sonra dalgalar geliyor.
midemi bulandırıyor evet niye bilmiyorum.
koku mu.?
yoksa...
sapıkça bu düşünülenler hemde çok
saçma sapan ona göre
diyemiyorum.
o da bana katılıyor.
midesi bulanıyor ama rengi taze.
gözlerini kocaman açıyor.
korkutucu.
benim rengimi görünce panikliyor.
belimden kavrıyor
kıpırdamamı istemez gibi.
bende bırakıyorum öyle kendimi
kelebekler var her yerde
bayılmışım sanki.
hayır sonra tekrar geri dönüyorum
ıslaklığı hatırlıyorum
sıcak olan ve kekremsi tadı
dilimde.
çocukken ürktüğüm bu muydu
diyorum beynimin içinde
hızlı düşünüyor insan
böyle gidip gelmelerinde...
artık kurumadığımı hatırlayıp
gülümsüyorum.
ne olduğunu merak ediyor
ama sormuyor biliyorum.
ayaklarım yumuşak kumlara değiyor
kayıp gider gibi kıyıya varırken
artık tutunmaya ihtiyacımın kalmadığını
farkediyorum.
uzaklaşıyorum nedensiz.
bi oyun sanıyor, gözleri küçülüyor
gülümsüyor,
gülümsüyorum.
bırakıyorum oysaki onu oracıkta
ferah ve mutlu.
kendimi kumlara atıyorum
güneşin gücünü düşünüyorum.
karşı koyulmazlığını ve parlaklığını...
dünyanın her yerinde herkesin
bunu yaşaması gerek...
öylesine güzelim ki özgürlüğümle
inanıyorum.
o ise ıslak halen.
hissediyor,
hissediyorum...




-enginar kalbi-

1 yorum:

Jessica Martiele dedi ki...

Unfortunately I can't read your language, but the photos you have posted are simply beautiful!